Şu an o süreci atlattığım için, şöyle bir arkama dönüp ne olup ne bittiği daha iyi sorgulayabiliyorum. Gerçekten tuhaf bir süreç, daha 3-5 gün önce gözünün içine baktığınız, elinizi tuttuğunda içinizin eridiği adam bir anda yabancıymış gibi geliyor size. Bugüne kadar adeta bir melek olduğuna inandığınız adam aniden birlikte yaşaması çok zor bir yabaniye dönüyor... Peki ya belki de her şey çok ani geliştiyse , ya o aslında sizin ruh ikiniz değilse?? Durun durun hemen acele etmeyin. Aslında yaşadığınız sadece bir çok insanın da içinden geçtiği normal bir süreç.
Uzmanlar da araştırmış evlilik öncesi sendromunu, onlardan da alıntı yapacağım. Ancak şimdi tekrar kendimi düşünüp sorgulayınca bu korkunun temelinin sadece karı - koca olma, aile olma durumunun getireceği sorumluluk düşüncesinin yarattığı baskı ve artık çocukluk, gençlik nasıl ifade ederseniz edin bunun sona erdiğinin ve bir yetişkin olma vaktinin geldiğini bilmenin getirdiği korku... Yani en azından benim için öyle...
Okuduğum bir makalede psikolog evlilik olgusuyla ilk tanışma durumunu bir kriz haline benzetmiş. İlk duyduğunuzda ne alaka diyebiliyorsunuz ama bir de şu yönden bakın; kriz, günlük rutinimizi bozan, genellikle pek beklemediğimiz ve başa çıkmakta zorlandığımız bir durum olarak tanımlanır. Evlilik de aynen böyle değil mi? Alıştığınız o aylak, rahat, özgür hayatınızın yerini yepyeni bir düzen, bir düzine sorumluluk ve en sevdiğiniz kişi de olsa onunla aynı evi paylaşmanın getirdiği zorluk.

Zihinsel mücadele yöntemleri
- Mükemmeliyetçi düşünce biçiminden vazgeçmek
- Genellemelerden - ona olan bana da olur - vazgeçmek
- Olumluya odaklanmak, olumsuzdan vazgeçmek
- Hemen sonuca varmaktan - küçük olaylardan büyük sonuçlara varmaktan vazgeçmek
Davranışsal mücadele yöntemleri
- Yapılacak işle ilgili önceden plan yapmak, işi ve zamanı programlamak
- Sorunu çözmek için bilgimizin yeterli olup olmadığını gözden geçirmek
- İşin bitirilmesi ile ilgili yardım istemek, dost yardımı veya profesyonel yardım almak
- Stresi artıran durumdan kaçınmak ya da stres yaratan kişi ile konuşmak
- Ulaşım için trafiğin yoğun olmadığı saatleri seçmek
- Dinlenmeye özen göstermek
- Gevşeme egzersizleri yapmak
- İletişimi artırmak, önce karşımızdakinin söylediğini iyi dinlemek
Duygusal yöntemler
- Kendine ve insanlara güvenmek
- Ne istediğinden emin olmak, sık sık fikir değiştirmemek
- Beklentileri gözden geçirmek, mümkün olamayanlardan vazgeçmek
- Haklı mı? Mutlu mu? olmak istediğimize karar vermek
- Ev hazırlığı, düğün hazırlığı, nikah, davetiye, gelinlik vb konuları son hafta ya da son günlere bırakmamak
- Düğün günü bazen küçük ayrıntılar büyük streslere neden olabilir, bunları önceden gözden geçirmek
- Balayı ya da ilk gece ile ilgili bilgi almak
Bütün bu uzman önerilerinin yanında evlilik hazirlıklarına başlamış, ilk aşamada panik yapıp sonrasında kendine gelmiş biri olarak, naçizane önerim; bu sizin o çok istediğiniz adamla yeni ve mutlu hayatınıza attığınız ilk adım... Düğünün yeri, davetiyenin rengi ölümcül bir olay değil ve kır düğünü yerine salonda yapılan düğün sizin bütün ömrünüzü etkilemeyecek sadece 1 günlük hatta bir kaç saatlik bir olay.. Elbet iki tarafında isteyebileceği bir orta yol bulunur, yeterki siz sakin olun ve onunla geçireceğiniz güzeeeel bir ömrü düşünüp anlık mutluluk değil ömürlük mutluluğa odaklanmanız gerektiğini unutmayın... Ayrıca, yüzüğü taktıktan sonra değişen o değil senin bakış açın, bir de bunu bilerek sevgiline tekrar ve sevgi dolu bir bak :)